Ana içeriğe atla

Burun Kanamasında Ne Yapmamız Gerekir?



Sakın kafanızı geriye yatırmayın.
Böyle yapmak kanamayı boğazınıza doğru yönlendirebilir. Yuttuğunuz kan midenizi kaldırır, bulantı ve kusmaya neden olabilir. Ya da ciğerlerinize kaçıp boğulmanıza… Tıpkı Atilla’nın başına geldiği gibi. En iyi tedavi dik bir şekilde oturup hafifçe öne doğru eğilmektir. Başınızı dik tutmak, akan kan miktarını azaltacaktır. Öne eğilmek ise kanın burundan kolayca çıkmasını sağlar.
Britsih Medical Journal‘a göre kanayan bir burnu, baş ve işaret parmağınızla burnunuzun yumuşak kısmını 5-10 dakika sıkarak durdurabilirsiniz. Bu kanın pıhtılaşmasını sağlar. Soğuk bir kompres yapmak ya da burun kemiğinizin üzerine buz koymak da yardımcı olabilir.  20 dakikadan uzun sürerse ya da başınıza aldığınız bir darbeyle başladıysa, kesinlikle bir doktora görünmeniz gerekir.
Burun kanamasının bilimsel adı epistaksis’tir, Yunanca’da “yukarıdan damlamak” anlamına gelir. Burnun kanamasına neden olan faktörlerden en bilindik iki tanesi buruna yediğiniz bir yumruk ya da burun karıştırmaktır. Burnunuzdaki kılcal damarlardan oluşan karmaşık ağ, soğuk hava ya da klimadan kaynaklı ani sıcaklık ve basınç değişiklikleri nedeniyle zarar görebilir, hatta burnunuzu çok sert bir şekilde sümkürmek bile buna neden olabilir.
Neredeyse bütün burun kanamaları burnun ön kısmında, burun kemiği ya da septum’un altında meydana gelir. Buraya Kiesselbach bölgesi denir, çok korunmasız bir yerdir, çünkü suratınıza kan dağıtan bütün damarlar burada birleşir.  Wilhelm Kiessalbach (1839-1902), Alman bir kulak-burun-boğaz uzmanıydı, Nosenbluten (“burun kanaması”nın Almanca’sı) adında kapsamlı bir ders kitabı yazmıştı.
Kadınların adet zamanlarındaki yüksek östrojen seviyeleri yüzünden artan kan basıncı burun damarlarının çatlamasına neden olabilir. Burun kanaması sayılmayan bu duruma “vekaleten regl” adı verilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sabriye Şengül Kimdir?

Sabriye Şengül, 1988 yılında Trabzon'da dünyaya geldi. 2006 yılında boksla tanışan Sabriye Şengül'ün hayatı bu tarihten sonra değişti. Sabriye Şengül, 2006 yılında boksla tanıştı. Spor hayatına hentboll oynayarak başlayan Sabriye Şengül, tavsiye sonrasında kickboks'a yöneldi. Hayatında sporun önemli bir yer tuttuğunu belirten Sabriye Şengül'ün en öne çıkan özelliği ise hırslı bir kimliğe sahip olması. Verdiği röportajlarda her fırsatta sporun hayatındaki önemini anlatan Sabriye Şengül, spor hayatını şu sözlerle anlatıyor: “Önceleri hentbol oynuyordum. Hırslı, mücadeleci ve pes etmeyen bir yapım var. Antrenmanlarda ve maçlarda bu yapımdan dolayı sertleştiğim oldu. Hocalarım, ‘Sabriye hentbolcular bize lazım. Sen boks ile uğraş’ deyince neden olmasın dedim. Boksta ve Kickboskta 3 Türkiye şampiyonluğum var. Uluslararası boks şampiyonluğum ve K1 Dünya Karması şampiyonluğum bulunuyor.”   Sabriye'nin Anne ve Babası kavgalı   Survivor iletişim ödülünde ailesiyle karşıl...

Popho v3 Blogger Tema

Son popho düzenlememde temada Türkçe karakter ve resim kayması sorunu oluşmuş. Temayı tekrar düzenleme ihtiyacı hissettim ve biraz daha düzenli ve şık bir versiyon geliştirdim. Öyle aşırı bir değişiklik yok ama yinede iyileştirmeleri seveceğinizi düşünüyorum. Bu versiyonda; Menü kodlarını silindi ve daha şık bir menü eklendi. Sidebar başlıklarını değiştirildi. Başlıklara seo ayarı yapıldı, permanent link eklendi. Resmi paylaşım butonları aktifleştirildi. Breadcrumb eklendi. Önceki versiyonlarda bulunan gereksiz eklenti ve düzenlemeler kaldırıldı daha kullanışlı bir görünüm sağlandı.

4+4+4 Eğitim Sisteminin Getirdikleri!

Herkesin merak ettiği konuların başında 4+4+4 sistemi geliyor. 4+4+4 eğitim sisteminin neler getireceği konusunda kafalar hala karışık. 12 yıllık zorunlu eğitim getiren 4+4+4 sisteminde neler değişeceğini eğitimciler yorumladı. Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan ve eğitim alanındaki çok sayıda STK'nın da üyesi olduğu Eğitim Reformu Girişimi (ERG), TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen ve zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran, 4+4+4 olarak bilinen yasa ile ilgili kapsamlı bir araştırma yaptı. Habertürk gazetesinin haberine göre, Uluslararası karşılaştırmalar da yapılan Prof. Dr. Üstün Ergüder direktörlüğündeki ERG, araştırma sonuçlarını 18 soru-cevaplık bir deklarasyonla kamuoyuyla paylaştı. Yasa teklifinin eğitim ve çocuk gelişimi açısından ciddi riskler içerdiğine dikkat çekildiği görüldü. Yasa geçerse, 2012-2013 yılında ilköğretime başlayacak olan çocuk sayısının 2 milyonu aşacağı, artan öğrenci ve iş yükünün eğitimde kaliteyi düşüreceği ve üniversite kapısında yığılmanın tet...